Hoş Geldin Ey ŞEHR-İ RAMAZÂn!

image_pdfMakaleyi Pdf olarak kaydetimage_printMakaleyi yazdır

11 aydır, hasretle yolunu gözlediğimiz mübarek Ramazan-ı Şerif ayına kavuştuk çok şükür.

Mübarek Ramazan ayı, her yıl 11 gün önce geelir ve her 33 yılda bir aynı döneme denk gelir.

Bu yüzden, her mevsimde oruç tutma şansına kavuşmuş oluruz.

Bu sebepten, eskiler, yıl yıldan 11 gün erken gelir derler.

Ramazan ayı, Hicrî takvim esasına göre hesap edilir ve Ayın dünya etrafındaki hareketlerine göre tespit edilir.

Hicri takvim esasına göre, 1 sene 354 gündür.

Milâdi takvimde aylar, 30 ve 31 gün olurken, Hicrî takvimde ise 29 ya da 30 gün olmaktadır.

Ramazan ayı, hilâlin görülmesiyle başlar.

Hilâli gören iki kişi, kadı huzurunda şahitlik yapar ve Ramazan ayı o şekilde başlardı.

Hilâl görülünce Ramazan ayının başladığı halka ilân edilir, mahyalar kurulur ve insanlar akın akın camilere koşarlardı.

Mahya kültürü çok farklıydı

Ramazan ayı başladığında, camilere mahyalar kurulurdu.

Mahyalara, çeşitli yazılar yazılırdı.

İlk günlerde, mübarek Ramazan-ı Şerifi öven yazılar, çeşitli Ayetler yazılırdı.

Ramazan’ın 2. Yarısında ise; Kayık, gemi, Kızkulesi, köşk, fıskiye, cami, top arabası, ay-yıldız gibi resimler yapılırdı.

 

Ecdadımız, Mübarek Ramazan ayına ayrı bir değer verir, o mübarek ayı en mükemmel biçimde yaşamaya gayret gösterirlerdi.

Ramazan ayı gelmeden önce, evlerde büyük bir temizlik yapılırdı.

Mevsim yaz ise halılar yıkanır, kış ise halılar bir güzel silinirdi.

Evler badana ettirilir, akmayan musluklar varsa tamir edilir, imkânların el verdiği ölçüde eve yeni eşyalar alınırdı.

11 aylık uzak yoldan gelen mübarek bir misafiri ağırlamak için, büyük bir çaba harcarlardı.

Eski evlerde, yiyecekleri muhafaza etmek için bir kiler odası bulunurdu.

Alınan tüm yiyecekler,, bu kiler odasında saklanırdı.

Bizler, alışverişlerimizi yaparken, her gıdadan yarımşar ya da 1’er kilo alırken, onlar çuvallarla, tenekelerle alırlardı.

Eminim, bizim şu halimizi görseler oldukça şaşırırlardı.

Kilerde neler olmazdı ki?

Teneke teneke yağlar,

Kangallarla sucuklar,

20-30 çeşit reçel…

Daha neler neler…

Eski dönemlerde, insanlar iftarlarını önce hafif bir kahvaltıyla yaparlardı.

Bu hafif kahvaltıdan sonraa ise, asıl ziyafete geçilirdi.

Şimdilerde ise, 1 kâse çorba bizleri doyuruyor.

Gıdalar gitgide katkılı bir hale geldiğinden, eski dönemlerdeki gibi lezzet alamıyoruz ne yazıkki.

Sosyal münasebetler artardı

Ramazan-ı Şerif’in gelmesiyle birlikte, insanlar arasındaki sosyal münasebetler artar, herkes birbirini iftara davet etmek için adeta bir yarış içerisine girerdi.

Öyle evler vardı ki, 15 gün iftar verilir, 15 günde hane halkı iftara davet edilirdi.

O günden bu güne çok şeyler değişti

Bir çoğumuz, zaman zaman, ah nerde o eski Ramazanlar? Der dururuz.

O dönemlerle şimdiki dönemleri karşılaştırırız.

Ramazan ayı yine aynı fakat, mübarek aya olan bakış açısı değiştiğinden, toplum olarak eski Ramazanlara büyük bir özlem duyuyoruz.

Tüm okuyucularımızın Mübarek Ramazan-ı Şerif aylarını tebrik ediyor, huzurlu ve bereketli bir ay geçirmelerini diliyoruz..

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.