1

iPad ile 2 hafta

Merhaba,

Bir önceki yazımda

Online Apple Store

Deneyimlerimden bahsetmiş ve bir iPad edindiğimi yazmıştım.

Bu yazımda ise, 2 haftalık iPad deneyimlerinden bahsetmeye gayret göstereceğim.

Umarım, iPad ile ilgili merak edilenleri bir nebze de olsa açığa kavuşturabiliriz.

O halde, haydi başlayalım!

Neden iPad aldım?

Gün içerisinde, genellikle iPhone ve masa üstü bilgisayar arasında gidip geliyorum.

Bu iki cihazı da yoğun bir biçimde kullanıyorum.

Öyle anlar oluyor ki, iPhone’a çok fazla yükleniyorum.

Tek bir cihaza yüklenmek, bir süre sonra yıpranmasına neden oluyor.

Ayrıca, bazı dönemlerde iOS uygulamalarını test ediyoruz.

Bu testleri, birden fazla cihazda gerçekleştirmek faydalı olabiliyor.

Örneğin: iPhone’daki bir uygulama, iPad’de daha farklı görünebiliyor.

iPhone’da olmayan bir sorun, iPad’de görülebiliyor.

iPad’i aldıktan sonra, iPhone, iPad ve masa üstü bilgisayar kullanımı arasında dengeli bir kullanım oranı yakaladım.

Gündüzleri iPad kullanıyorsam, akşamları masa üstü bilgisayarımı açıp işlerimi hallediyorum.

iPhone’umu da, görüşme yapmak ve WhatsApp üzerinden iletişimimi sürdürmek için kullanıyorum.

WhatsApp demişken, firmanın hâlâ iPad için bir WhatsApp sürümünü çıkarmamış olması bence büyük bir eksiklik.

Bir çok kullanıcı, iPad üzerinde WhatsApp’ın eksikliğini hissediyor.

iPad kutu içeriğinde neler var?

  • iPad,
  • Lightning USB kablosu,
  • Güç adaptörü ve gerekli bilgilendirme belgeleri.

Kutunun içerisinden herhangi bir kulaklığın çıkmıyor oluşu bir dezavantaj sayılabilir.

iPad’i kutudan çıkardığımda, %91’lik bir şarj yüzdesine sahipti.

Açıkçası, bataryanın bu kadar dolu olacağını tahmin etmiyordum.

Kutunun, oldukça şık ve zarif bir biçimde tasarlandığını söyleyebilirim.

iPad’imizi etkinleştirelim!

iPad’in kurulum ve etkinleştirme süreci, tıpkı iPhone’lardaki gibi.

Süreç, birbirinin aynısı.

Dil, ülke ve bölge seçiminden sonra bir Wi-Fİ ağına bağlanıyoruz ve Apple kimliğimizle giriş yapıyoruz.

Bu aşamadan sonra, cihazımızın kurulumuna hangi yöntemle devam edeceğimiz soruluyor.

Bunlar;

  • iTunes yedeklemesinden geri yükleme,
  • iCloud yedeklemesinden geri yükleme,
  • Yeni bir iPhone olarak ayarlama şeklinde.

Ayrıca, Bir Android cihazdan iOS işletim sistemine geçiliyorsa, Android’deki verileri aktar seçeneği de kullanılabilir olacaktır.

Ben, bir iTunes yedeklemesinden geri yükleme seçeneğini seçtim ve iPhone’daki yedeğimi doğrudan iPad’e aktardım.

Bu, tüm uygulama ve bir çok ayarı iPad’e aktarmaya yetti.

Aktarılmayanlar, iPad ile uyumlu olmayan uygulamalar ve iPad’e özgü çeşitli ayarlar.

Cihaz, Apple’ın üretkenlik uygulamaları olan;

  • GarageBand,
  • Keynote,
  • Numbers,
  • Pages,
  • iMovie,
  • iTunes U ile birlikte geliyor.
  • İsterseniz bunların tamamını kaldırabilir, daha sonra kullanacaksanız, App Store üzerinden tekrardan cihazınıza indirebilirsiniz.

iPad’imiz hazır, artık başlayabiliriz!

Ayarlarımızı yaptık ve artık iPad’imiz kullanıma hazır hale geldi.

Cihazı elime aldıktan sonra, hiç de yabancılık çekmedim.

Zira uzun zamandır iPhone kullanıyorum ve kullanımının hemen hemen aynı olduğunu söylemek mümkün.

iPad’e özgü belli parmak hareketleri var fakat, bu kesinlikle gözünüzü korkutmasın.

Elinizde, iPhone’un büyük ekranlı halinin olduğunu düşünebilirsiniz.

Cihazda, tıpkı iPhone’larda olduğu gibi Siri’yi kullanmak mümkün.

iPhone ile Siri’yi kullanmaya alışmış olanlar için, aynı deneyimi iPad’de de bulmak mümkün.

iPad’in kilidini açmak oldukça kolay.

Önce güç tuşuna basıp, sonrasında ise home tuşuna parmağımızı yerleştirmemiz yetiyor.

Tıpkı iPhone’da olduğu gibi, parmak izi özelliği burada da mevcut.

Cihaz, 9.7 inçlik bir ekran boyutuna sahip olup, 469 gram ağırlığında.

Cihazı almadan önce, ağırlığı hakkında kafamda bazı soru işaretleri vardı.

Ancak, cihazı elime aldığımda, bu düşüncelerimin yersiz olduğunu anladım.

Cihazı gün içerisinde epey kullanıyorum ve düşündüğüm gibi kollarımı yorma konusunda şu ana kadar bir problem olmadı.

Cihazı aldıktan sonra kafama takılan tek şey, yazı yazma konusuydu.

Görme engelli bir kullanıcı olduğumdan, iPad’imi bizlere özgü bir yazı biçimi olan Braille ile kullanacaktım.

1-2 denemeden ve iPad kullanan dostlarımdan aldığım bilgiler neticesinde, bunu da çözdüm.

Herkesin kendine özgü bir stili olduğundan, Braille yazarken iPad’i şu ya da bu şekilde tutmanız daha iyi olur gibilerinden net bir şey söyleyemiyorum.

Cihazın genel performansı nasıl?

Cihazın performansının oldukça iyi olduğunu söyleyebilirim.

Uygulamaların açılış hızları, cihazın tepkime süresi beni tatmin etti.

Cihaz, A10 Fusion işlemciyle geliyor ve standart bir kullanıcının günlük ihtiyaçlarını rahatça karşılıyor.

Ayrıca, içerisindeki 2 GB RAM iOS işletim sistemi için bence yeterli.

Cihazı 2 haftadır kullanıyorum ve şu ana kadar ısındığını görmedim.

Bu oldukça önemli zira, ısınan cihaz, bir süre sonra akıcılığını kaybediyor ve ister istemez performans kaybı yaşanıyor.

Peki, yeni iPad’in batarya performansı nasıl?

Cihaz, 8820 mA kapasiteli bir pille geliyor.

Beklemedeyken, neredeyse hiç şarj harcamıyor diyebilirim.

Apple, yaklaşık 10 saatlik bir kullanım süresi vermiş ancak, bunun da üzerine çıkmak mümkün.

Örneğin: en son;

113 saat 30 dakika bekleme,

13 Saat 45 dakikalık bir kullanım süresi aldım.

Bu bekleme ve kullanım sürelerinin beni tatmin ettiğini rahatlıkla söyleyebilirim.

Cihazın şarj olma süresi nasıl?

iPad, kendi orijinal güç adaptörüyle, yaklaşık 4.5 saatte şarj oluyor.

Cihazı ilk kez şarja taktığımda, oldukça yavaş bir biçimde şarj olduğunu farkettim.

Ancak, yaptığım araştırmalar sonucunda, bunun normal bir süreç olduğunu gördüm.

Zira, içerisindeki pil kullanmış olduğumuz telefonlardan bir hayli büyük olduğundan, ancak şarj oluyor.

Aslında, Apple, iPad’in biraz daha hızlı şarj olması için farklı şeyler geliştirebilir.

Bu arada, iPad ile birlikte gelen adaptör daha yüksek bir amper gücüne sahip olduğundan, iPhone’umu da bununla şarj ediyorum.

İki haftalık iPad deneyimlerinden öne çıkanlar bunlar.

Cihazı daha yeni kullanmaya başladığımdan, yazmayı unuttuğum bir çok şey olabilir.

Benden daha tecrübeli kullanıcılar, bu eksikleri tamamlayacaklardır.

Umarım faydalı bir yazı olmuştur ve iPad alıp almama konusunda ikileme düşenler biraz daha net bir sonuca varabilmişlerdir.